14 Haziran 2013 Cuma
İmdat çağrısı S.O.S (SOS) kelimesinin açılımı ve anlamı nedir?
İmdat çağrısı S.O.S.'in anlamı nedir?
Çok kişi S.O.S.'in gemimizi kurtar (Save Our Ship), ruhumuzu kurtar (Save Our Soul) veya diğer sinyalleri durdur (Stop Other Signals) kelimelerinin baş harflerinden oluştuğunu sanır.
Bu bilgiler tamamıyla yanlış olup S.O.S. harfleri hiç bir kelimenin baş harfinden oluşturulmamıştır. Tamamen telgraf zamanından kalmadır ve gemilerde de yakın zamana kadar telsiz telgraf kullanılıyordu. Bilindiği gibi telgrafta mors alfabesi denilen sistemde her harf, nokta ve çizgilerin değişik kombinasyonundan oluşuyor.
Bu sinyali gönderen maniple denilen alete tek dokunuşta karşıya nokta yani 'bip', biraz daha uzunca basınca 'dııııt' sinyali gidiyordu. Gönderenler de, alanlar da mors alfabesini ezbere bildiklerinden bu 'bip' ve 'dııııt' larda hangi harfler olduğunu çözüyor ve normal yazıya dönüştürüyorlardı.
İmdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908'de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S. seçildi. Yani telsizde 'dııııt, dııııt, dııııt, bip, bip, bip, dııııt, dııııt, dııııt' sinyali aldığınızda hemen acil yardıma ihtiyacı olan biri olduğunu anlıyordunuz.
Filmlerde görmüşsünüzdür. Gemiler, özellikle uçaklar, tehlikeli bir durumda yardıma ihtiyaçları olduğunda 'mayday' (meydey) çağrısı yaparak durumlarını bildirirler. Bu kelime Fransızca'da bana yardım et anlamındaki m'aidez kelimesinden türetilmiştir. Hiç dikkat ettiniz mi, filmlerde telsizle konuşan her kişinin ismi hep 'Roger' (rocır) dır. Halbuki 'roger' telsiz konuşmalarında 'anladım' anlamında kullanılır ve her iki taraf da cümlenin başında ve sonunda bu kelimeyi kullanırlar.
Filmleri tercüme edenler ise bu kelimeyi bir erkek ismi sandıklarından, herkes birbirine 'Roger' diye ismen hitap ediyormuş gibi çevirirler. Nasıl bizde telefonda harfleri söylemek için Ankara'nın 'A'sı, Bursa'nın 'B'si denilirse Roger kelimesi de İngilizce'de 'R' harfinin tanımı için kullanılır, yani Roger'in 'R'si denilir. R harfi ise mors alfabesinde başlangıçta 'anlama'nın kodu idi. Sonra konuşmalı iletişime geçilince 'Roger' olarak kullanılmaya başlanıldı.
Filmleri tercüme edenlerin ABD bahriyesinde nasıl oluyor da bu kadar Roger bir araya geliyor diye uyanmamaları gerçekten ilginç!
Çok kişi S.O.S.'in gemimizi kurtar (Save Our Ship), ruhumuzu kurtar (Save Our Soul) veya diğer sinyalleri durdur (Stop Other Signals) kelimelerinin baş harflerinden oluştuğunu sanır.
Bu bilgiler tamamıyla yanlış olup S.O.S. harfleri hiç bir kelimenin baş harfinden oluşturulmamıştır. Tamamen telgraf zamanından kalmadır ve gemilerde de yakın zamana kadar telsiz telgraf kullanılıyordu. Bilindiği gibi telgrafta mors alfabesi denilen sistemde her harf, nokta ve çizgilerin değişik kombinasyonundan oluşuyor.
Bu sinyali gönderen maniple denilen alete tek dokunuşta karşıya nokta yani 'bip', biraz daha uzunca basınca 'dııııt' sinyali gidiyordu. Gönderenler de, alanlar da mors alfabesini ezbere bildiklerinden bu 'bip' ve 'dııııt' larda hangi harfler olduğunu çözüyor ve normal yazıya dönüştürüyorlardı.
İmdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908'de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S. seçildi. Yani telsizde 'dııııt, dııııt, dııııt, bip, bip, bip, dııııt, dııııt, dııııt' sinyali aldığınızda hemen acil yardıma ihtiyacı olan biri olduğunu anlıyordunuz.
Filmlerde görmüşsünüzdür. Gemiler, özellikle uçaklar, tehlikeli bir durumda yardıma ihtiyaçları olduğunda 'mayday' (meydey) çağrısı yaparak durumlarını bildirirler. Bu kelime Fransızca'da bana yardım et anlamındaki m'aidez kelimesinden türetilmiştir. Hiç dikkat ettiniz mi, filmlerde telsizle konuşan her kişinin ismi hep 'Roger' (rocır) dır. Halbuki 'roger' telsiz konuşmalarında 'anladım' anlamında kullanılır ve her iki taraf da cümlenin başında ve sonunda bu kelimeyi kullanırlar.
Filmleri tercüme edenler ise bu kelimeyi bir erkek ismi sandıklarından, herkes birbirine 'Roger' diye ismen hitap ediyormuş gibi çevirirler. Nasıl bizde telefonda harfleri söylemek için Ankara'nın 'A'sı, Bursa'nın 'B'si denilirse Roger kelimesi de İngilizce'de 'R' harfinin tanımı için kullanılır, yani Roger'in 'R'si denilir. R harfi ise mors alfabesinde başlangıçta 'anlama'nın kodu idi. Sonra konuşmalı iletişime geçilince 'Roger' olarak kullanılmaya başlanıldı.
Filmleri tercüme edenlerin ABD bahriyesinde nasıl oluyor da bu kadar Roger bir araya geliyor diye uyanmamaları gerçekten ilginç!
Balıklar neden ölünce suyun yüzüne çıkar?
Ölen balıklarda süratle bir iç bozunma yani bir çeşit çürüme oluşur. Bu iç çürümeden dolayı çıkan gazlar balığın alt tarafındaki bağırsak boşluğunda toplanırlar. Balık ayıklayanlar bilirler, ayıklanacak balığın alt tarafındaki yumuşak karnı yarılır, buraya yapışık mide ve bağırsaklar kolayca çıkartılır. Balığın etli kısmı üst tarafındadır. Balık ölüp gazlar mide boşluğunda toplanınca bu kısım şişen bir balon gibi hafifler, ağırlık merkezi yukarı kayar ve balık, daha ağır kısmı aşağı gelecek şekilde ters döner.
12 Haziran 2013 Çarşamba
Taut Evi - Ortaköy
Taut
Evi, Ortaköy
Başka bir deyişle köprünün yanındaki kırmızı ev, köprünün yanında ki güzel ev.
Boğaziçi
Köprüsü’nden Avrupa yakasına geçerken köprünün çıkışında, sağda şık bir konut
görürsünüz. Saray yavrusu gibi bir şeydir. Çokça merak edilir.
Aynı
zamanda bu evi yapan mimarın kendisi de kimilerine göre bir gizemdir.
“Taut’un
gizemi” diye sıkça dillendirilir.
Bruno
Taut, 20. yüzyılın önde gelen Alman mimarlarındandır.
1930
yıllarda Almanya’da Hitler faşizmi başa geçince Taut, bir çok Alman bilimadamı
gibi Almanya’dan kaçar. İlkönce İsviçre’ye sonra Japonya’ya oradan da
Türkiye’ye gelir. Ölümüne kadar da Türkiye’de kalır.
Ortaköy’de
bulunan bu evi de 1938 yılında kendine konut olarak yaptırır.
Taut,
kendine ev yaparken mimarlık dehasını konuşturmuş, Japon mimarisinin
çizgileriyle Türk mimarisinin çizgilerini harmanlamış, boğazın kıyısına parmak
ısırtan bir konut yapmıştır. Konut zamanla, Boğaziçi’nin markalarından biri
olmuş eğer istenirse, dert edilirse modern dönemde de Boğaziçi’nin güzelliğini
görkemlileştiren konutların yapılabileceğinin bir şahane simgesi olarak
günümüze kadar ulaşmıştır.
Adına
kader mi derler yoksa talihsizlik mi bilinmez, Taut, Ortaköy’e inşa ettiği işte
bu saray yavrusunun sefasını fazla süremez. Çünkü evi yaptırdıktan birkaç ay
sonra, Aralık 1938′de ölür. Ölüm nedeni ise soğuk algınlığıdır.
Taut,
Atatürk’ün katafalkını yaparken soğuk algınlığına yakalanmış, kısa bir zaman
sonra da ölmüş ve Edirnekapı Şehitliğine gömülmüştür. İşte gizem tam da burada
başlıyor. Edirnekapı Şehitliği İstanbul’un en köklü mezarlıklarındandır ve
bilindiği gibi bir Müslüman mezarlığıdır ve Hristiyanlar müslüman
mezarlıklarına gömülmezler. Taut Hristiyandır ve bu mezarlığa gömülmüştür!!!
Bruno Taut: