5 Nisan 2016 Salı

İstanbul Yalıları - Ahmet Necip Bey Yalısı

Ahmet Necip Bey Yalısı
Ahmet Necip Bey Yalısı
 Körfez Caddesi No: 51. (Pafta 12 / Ada 66 / Parsel 24).

Üslubu      : Neo-Mauresque (eklektik Kuzey Afrika üslubuna benzetilerek İslâmi bir dekorasyon görüntüsü arzusu).
Yapı Tarzı  : Ahşap / bağdadî
İnşa tarihi : 
XIX.yüzyıl sonuMimarı       : İtalyan
YüzölçümüArsası2.400 m2  Binası700 m2
7 Mart 1983 günü çıkan yangında, sadece deniz ve cadde yönündeki yarım duvarları kalmıştı.
Yeniden inşa ruhsatı şöyledir: "Marki Necip Bey Yalısı I. gurup restorasyon inşaatı. Mal sahibi: Ev-San A.Ş.
Mimari Proje mimari: Affan Kırımlı
İşte, yapı tarzı, garip iç taksimatı, yangınları, bahçesinin yol sınırına yapılan yeni kompartımanları, yamaçtaki köşküyle, "Marki" ismi halâ yadırganan Ahmet Necip Bey'in Rumelihisarı sahilleri karşısındaki insanları biraz şaşırtan sahilhanesi...

Yalının Tarihçesi

Cumhuriyet'in başında Fransa'da ölen ve bir Fransız Markisi olan yalının yaptırıcısı, Melike Aliye Hanım'la evlenebilmek için İslâmlığı kabul ederek, Ahmet Necip ismini alıyor -Melike Aliye Hanım'ın birinci eşi Necip Bey, ikinci eşi Av.Sabri Barlas'tır. 1966'da M.Aliye Hanım ve sonra S.Barlas ölmüştür.- ve biraz sonra da (II.Abdülmecid devrinde) yalı ile arkasındaki yamaçta bir köşk yaptırıyor. Kuzey yönündeki yalının rutubeti dikkate alınarak, bu sakıncayı göstermeyecek biçimde yaptırılan küçük köşk yıkılmıştır.

Ahmet Necip Bey Yalısı
Yalı kaloriferli idi, sonra bu kaloriferler sökülüp satılmıştır. Yalı mimar Kâmile Karaali ve erkek kardeşine intikal edince, izaleişuu davası açılıyor. 1973 yılında -maliyenin koyduğu vergi değeri üzerinden- 2.5 milyon liraya, Kâmile Hanım satın alıyor.
Yalının arsası 2.3 dönüm. Sonra Bema Makarna Fabrikası sahibi Kemâl Özdoyuran'ın yalıyı satın alışı, 1977'de Erdoğan Demirören'e satışı; yangın, son sahibi Ev-Sun A.Ş. ve yeniden inşa

Plan Esasları:

Büyük hacimli, üst üste tesadüfen konulmuş gibi, ayrı ayrı bloklar halinde; altında, görüntüsünü daha da ağırlaştıran büyük bir kayıkhane ve dam hatları... Sağ/güney yanı kesilmiş gibi görünüyor. Etrafındaki ve arkasındaki gür yeşillikle, tepedeki köşkü olmasaydı gümrük binası zannedilebilirdi.
Yalının girişi, Boğaz yolunun bilgisizce yükseltilmesi sonucu, acayip bir hal almış. Üç demir kapısı var, sağda garaj, ortada asıl giriş, solda servis kapıları.

Yangından önceki notlarımız:Duvarlar koyu gri, estetiksiz. 51 no'lu ana giriş kapısından adımımızı içeri atınca, hemen yerde (Tarabya'ya gelirken -şimdi Cumhurbaşkanlığı yazlık ikametgâhı olan- Huber Malikânesi'nde olduğu gibi) SALVE yazısı.. (İtalyanca selam; Latince kurtuluş anlamlarında) insan tutunmasa, dik merdivenden aşağıya yuvarlanacakmış gibi bir duygu içine giriyor.

Soldaki servis odaları Kâmile Hanım'ın babasının sonradan yaptırdığı ekler. Alt sofa o kadar yüksek ki, burası hangardan mı bozma diye akla geliyor. Artık deniz odalarındayız. Sofada ve yan odada art nouveau dekorasyon egemen olmuş. Tavanlarda (ithal) metal bloklar kullanılmış. Yan yana olan deniz odalarının önü boydan boya balkon, Boğaz'a hakim. Yalıda, mührü Süleyman denilen (altı köşeli) yıldız motifleri var. Kayıkhane, yahut o zamanki yat sığınağına, kuzey/güney ve batı cephelerinden girişler yapılmış. Zemin katı kesme taştan ve yalının 2/3'lük kısmını kaplıyor. Ancak kayıkhanenin tavanı yüksek tutularak, boşluğunun yaptığı havalandırma ile rutubetin en aza indirilmesi sağlanmış.

Ahmet Necip Bey Yalısı

Büyük kayıkhanede o zamanlar küçük bir yat durur, jeneratörüyle yalıyı da aydınlatırmış. I. Dünya Harbi esnasında devlet yata ve jeneratöre el koymuş. Şimdi tabii elektrik tesisatı bulunuyor.

Necip Bey tepedeki köşke bir köprü ile bağlantı sağlamış ve bir de tünel kazdırmaya başlamış. Fakat Necip Bey ölünce tünel yarıda kalmış;yol 
genişletilirken de (bilinçsizliğin başka bir örneği olarak) bu köprü Belediyece yıktırılmış.

Irak Kralı Faysal -yapı şekli ona yakın gelmiş olacak- Boğaz'da gezerken yalıya uğrayarak kahve içmiş ve satın almak niyetini belirtmiştir.

Sarıyer'in eskilerinden Nihat Hamamcıoğlu "bu yalıyla Trabzon'da Atatürk'e hediye edilen köşk arasında (yapı, kalorifer ve mobilya bakımından) benzerlikler var" demektedir.

Marki Necip Bey Yalısı'nın (1985-1990) restorasyonunda, altındaki geniş kayıkhanesi vitrayla kapatılmış ve önüne rıhtım yapılmıştır.

Boğaziçi'nde "Lale Devri" örneği, birbiri peşi sıra onarımlar yapılırken, iki şey de dikkatimizden kaçmıyor:

1- Eski sahilhanelerin kendilerine özgü özellikleri süratle yitiriliyor;
2- Yapılanların / onarımların ekserisinde üslupsuzlukla, yüzeysellik görülüyor.
 
20 Kasım 1983 tarihli "Boğaziçi İmar Kanunu" nun dondurularak, af yasası çıkarıldıktan sonra, bu yalıda da, cadde yönündeki, gereksiz, üslupsuz, üst üste bindirilmiş kârgir yapılar yapılmıştır.

Ahmet Necip Bey Yalısı

Mimar Lütfi Yazıcıoğlu'nun notu:
"Seçmeci üsluptaki bu yalı, İngiliz markisi tarafından yahudi asıllı bir mimara sevdiği Türk kızı anısına yaptırılmış; daha sonra İtalyan sefareti yazlığı olmuş sonra da özel mülkiyete geçmiştir." 
(Taç Dergisi, Nisan 1977)
 
Mimari Biçimi"Yalının esas binası Fransız mimari katalog örneklerini anımsatıyor. Sivri çatılı kalkanlı üç katlı bu modelin Boğaziçi'ne uyup uymadığı gözetilmeden bir de deniz üstüne kondurulan salonun balkonlu cephe ve kapılarına arabesk bir tarz uygulamakla bir gariplik ortaya çıkmıştır. Boğaziçi sahilhane stili artık bu yıllarda bozulmaya başlamıştı zaten.

Burada, 1980'li yıllarda, mevcut yapının bir de sol yanına, üç dört katlı bir apartıman / yalı kondurulmuş bulunuyor.

Böylece, ilk yapısı ile başlayan ve ondan hemen bir yüzyıl sonraki bu bina ve emsalleri ile, Boğaz peyzajının yozlaşması sürüp gitmektedir.

Yangından sonra tazelenen beyaz ve pembe renk boyalı kitlesi ile yalının sırttaki koyu yeşil fon üzerine izdüşümü yine de pitoresk bir manzara çizmektedir."

0 yorum:

Yorum Gönder