8 Nisan 2016 Cuma

İstanbul Yalıları - Dolmabahçe Sarayı

Dolmabahçe Sarayı
Dolmabahçe Sarayı
Dolmabahçe Sarayı'nın bulunduğu alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Boğaziçi'nin büyük bir koyuydu. Osmanlı Kaptan Paşalarının gemilerini demirledikleri, geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldığı bu koy zamanla bataklık haline gelmiş ve 17'nci yüzyıldan itibaren başlayarak doldurulmuş, padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir "hasbahçe"ye dönüştürülmüştü. Bu bahçede, çeşitli dönemlerde yapılan köşkler ve kasırlar topluluğu, uzun süre Beşiktaş Sahilsarayı adıyla anıldı.

Sultan Abdülmecit tahta çıktığında (1839-1860), imparatorluğun tüm görkemini vurgulayacak ve batılılaşmanın etkisindeki yeni düzeni simgeleyecek bir saray yaptırmak düşüncesiyle, geçmiş değer ve düzenin biçimlendirdiği ahşap Beşiktaş Sahilsarayı'nı yıktırdı. Aynı yerde batılı bir anlayışla yeni bir saray yapılması işini dönemin ünlü mimarları Garabet Amira Balyan ve oğlu Nikogos Balyan'a verdi (1848). Avrupa saraylarının anıtsal boyutlarına özenen Dolmabahçe Sarayı, değişik üslupların öğeleriyle donandığından belirli bir üsluba bağlanamaz. Büyük bir orta yapıyla iki kanattan oluşan planında, geçmişte mimari açıdan işlevsel değeri olan öğelerin farklı bir anlayışla ele alınarak süsleme amacıyla kullanıldığı gözlemlenir.

Dolmabahçe Sarayı
1856'da açılan Dolmabahçe Sarayı yapılar topluluğu, Kabataş'tan Beşiktaş'a uzanan 64.120 m2'lık bir alan içinde yayılmıştır. Bu alanda ana yapı, cami, tiyatro, Istablı âmire, Serasker dairesi, Hazinei hassa ve Mefruşat daireleri bulunur. Bu grubun hemen arkasında Kuşluk, Camlı köşk, Gedikli cariyeler ve Kızlarağası daireleri, Hareket köşkleri, Hereke dokumahanesi, Baltacılar, Ağavât, Bendegân ve Musahıbân daireleriyle, tüm bu yapılarda oturan ve hizmet gören kişileri doyuracak nitelikteki Matbahı âmire yer alır. Saat Kulesi Abdülhamit II döneminde (1876-1909) yapılmıştır.
Tüm bölümleriyle görkemli bir görünüşü olan sarayda, halife Abdülmecit’in buradan ayrılmak zorunda bırakıldığı 1922'ye değin altı padişah oturmuştur. Abdülhamit II döneminde kullanılmaması, bakımsız kalması, deprem ve yangınlardan zarar görmesi ve Cumhuriyet dönemindeki yanlış mimari uygulamalar sonucu, sarayın tiyatro, hamlahane, Serasker dairesi, Istablı âmire ve Matbahı âmire gibi kimi bölümleri tümüyle ortadan kalkmış, kimileriyse farklı biçimlerde değerlendirilmiştir.

Dolmabahçe Sarayı

Dolmabahçe Sarayı'nın ana yapısı Mabeyni hümayun (selamlık), Muayede salonu, Haremi hümayun ve veliaht dairelerinden oluşur. Burada, biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin Batı etkilerine karşılık, kuruluş ve mekân ilişkileri açısından geleneksel Türk evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandığı görülür. Bodrumla birlikte üç katlı olan yapının 285 odası ve 46 salonu vardır. Beden duvarları taştan, iç duvarlar tuğladan, döşemeleri ahşaptandır.

Dolmabahçe Sarayı

Bugün büyük bir müzesaray ve kültür merkezi olarak hizmet veren sarayın bütün birimleri ziyarete açılmıştır. Girişteki eski Mefruşat dairesinde bir Kültür-Bilim-Tanıtım merkezi yer alır. Milli sarayların öteki birimlerinde sürdürülen bilimsel çalışmalarla tanıtım etkinlikleri, buradan yönlendirilmektedir. Merkezin, saraylarla ilgili konularda sürekli olarak gösteriler sunan bir "Gösteri salonu", sergi alanları, toplantı salonları ve kafeteryası vardır. Ayrıca sarayın değerli eşyalarının zaman içinde değiştirilerek sergilendiği iki "Değerli eşyalar sergi salonu", çeşitli konularda sergilerin açıldığı "Hareket köşkleri" ve genellikle Milli saraylar tablo koleksiyonunun bölüm bölüm ve uzun süreli sergiler halinde sunulduğu "Sanat galerisi" bulunmaktadır. Yeni düzenlemelerle saray, müze içinde müze birimleriyle ulusal ve uluslararası sanat ve kültür etkinliklerine uygun mekânlara kavuşturulmuştur.

Dolmabahçe Sarayı

Günümüzdeki kullanım özellikleri bir yana bırakılacak olursa, Dolmabahçe Sarayı 19. yüzyıl Osmanlı mimarlık ortamının ilginç yapılarından belki de en önde gelenidir. O dönem Avrupa mimarlık ortamının yaygın estetik yaklaşımlarının Osmanlı başkentindeki bu anıtsal örneği, Osmanlı saray mimarlığı geleneğindeki bir çok özelliği de bünyesinde barındırmaktadır. Bununla birlikte Osmanlı klasik saray mimarlığının zirve noktasını oluşturan Topkapı Sarayı ile karşılaştırıldığında, kurgu ve mekan ilişkileri açısından kimi farklılıklar taşıdığı da gözlenmektedir.
Herşeyden önce Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Sarayı gibi tarihsel süreç içinde çeşitli padişahlar tarafından eklenen yapılarla büyüyüp gelişen bir sisteme değil, aksine bütün yan yapı ve işleviyle önceden tasarlanıp tek hamlede yapılan bir yapılar bütünü olma özelliğine sahiptir.

Dolmabahçe Sarayı

Daha başlangıçtaki bu özelliğiyle Batı anlayışında bir saray olan bu yapı, 19. yüzyılda Osmanlı yönetimindeki Batı özellikli değişimlere koşut olarak ortaya çıkan kurumsal yapılanmanın mimari alandaki yansımalarını da taşımaktadır. Harem Dairesi'ndeki hiyerarşik düzen sürdürülmüş, 
Hanedan üyelerinin yaşadıkları mekanların planlaması ve geleneksel yaşamlarının dışına taşılması söz konusu edilmemiştir. Selamlık Bölümü'nde elçiler için ayrılan mekanlar Topkapı Sarayı'ndakinden son derece farklıdır. Elçiler Dolmabahçe Sarayı'nda kendilerine ayrılan mekanlarda padişah ile görüşmelerine çıkmadan önce kendi sekreterleri ya da danışmanlarıyla özel olarak görüşme olanağına sahiptirler. Topkapı Sarayı'nda olduğu gibi açık bir alanda özellikle kış aylarında çamurlu yollardan geçerek padişahın huzuruna çıkmak yerine, artık burada kapalı mekanlarda görevlerini yerine getirebilmektedirler.
Dolmabahçe Sarayı

Dolmabahçe Sarayı'nda Selamlık küçülmüş ve devletin yürütme organı Tanzimat ile birlikte hükümete yani Bab-ı Ali'ye bırakılmış, meşruti monarşinin adem-i merkeziyetçi görünüşüne ulaşılmıştır.
Dolmabahçe Sarayı'nda mekan kurgusu açısından bu değişiklik ya da farklılıklar gündeme gelirken, süslemede dönemin yaygın özelliklerinin göz ardı edilmediği ve giderek özellikle ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Cephe, tavan, pencere, alınlık, kemer, sütun ve sütun başlıkları gibi mimari öğelerinde kullanılan süsleme öğelerindeki Helenistik tarz, kurgusal açıdan gelenekselin çağa uydurulmaya çalışıldığı böylesi bir yapıda Batı etkisinin baskın olarak tercih edildiğinin göstergesini oluşturmaktadır.
Dolmabahçe Sarayı

Toplumu ve toplumun bağlı olduğu yasaları düzenleyen devlet, yani bir diğer adıyla padişah ve onun evi saray, koyduğu yeni düzenin (Tanzimat) korunmasındaki biricik güvencedir ve bu güvenceyi mimarlığında da vurgulamaktadır. Bu yeni düzenin yeni yönetim merkezi Topkapı Sarayı değil, Dolmabahçe Sarayı'dır. Padişah Mutlakiyet'in ve eski düzenin simgesi olan Topkapı'dan çıkmış Dolmabahçe Sarayı'na, Boğaziçi'ne kısacası Avrupa'ya geçmiştir. Topkapı Sarayı'nda olduğu gibi halk ile arasındaki katı savunma duvarlarını Dolmabahçe'de kaldırmış ve denize açılmıştır. Bu yeni sarayda İstanbul'un mimarlık geleneğine yeni giren balkon, sütun, üçgen alınlık, anıtsal merdivenler gibi Helenistik özellikler taşıyan öğeleri kullanarak Batılı bir kral gibi tebasının güvencesi olma imajını pekiştirmek istemektedir.
Sonuç olarak, Osmanlı yönetiminin 19. yüzyılda Boğaziçi kıyılarında yaptırdığı Dolmabahçe Sarayı, 18. yüzyılda Batı'da işlevini tamamlamış bir mimarlık türünün son temsilcisi konumundadır. Ve bu konumuyla bu yapı kompleksi, Batı toplum ve mimarlık tarihinin yinelenmeyecek bir döneminin anı ve anıt yapısı olarak uygarlık tarihindeki yerini almıştır. Bundan sonra bu yapıyla ilgili olarak yapılacak olan, arta kalan bütün yan yapılarıyla korumak ve gelecek kuşaklara doğru olarak aktarmaya çalışmak olmalıdır.

Dolmabahçe Sarayı

Dolmabahçe Sarayı

Dolmabahçe Sarayı bugün bir ana yapı ile Veliaht Dairesi, Mefruşat ve Muhafızlar Dairesi, Hareket Köşkleri, Camlı Köşk ve diğer küçük pavyonlardan oluşmaktadır. 8 büyük salonu ve 200 odası bulunmaktadır. Dolmabahçe Sarayı’nın kara tarafında iki ana ve yedi yan, deniz tarafında ise beş kapısı vardır. Kara tarafındaki iki anıtsal kapıdan biri Hazine Kapısı diğeri Merasim (Saltanat) Kapısı'dır.
Saray bahçeleri dört bölümde düzenlenmiştir. Ana yapı resmi daire (Mabeyn-i Hümayun), Müzayede Salonu ve Hususi Daire adlarıyla anılan 3 bölümden meydana gelmiştir. Sarayın ana cephesi denize bakmaktadır. Resmi Daire iki katlıdır. Üst katında bulunan Süfera (Elçiler) Salonu, Dolmabahçe Sarayı’nın en görkemli mekanlarından biridir. Hünkar Hamamı, Resmi Daire’den Müzayede Salonu’na kadar olan alanda yer alır.

Dolmabahçe Sarayı

Muayede Salonu, Resmi ve Hususi Dairelerin ortasında, anıtsal bir kütle olarak yükselir. Kareye yakın bir zeminin üzerinde, içeriden kubbe ile, dışarıdan ise çatıyla örtülü bir binadır. Zengin bezemelerle süslüdür.
Hususi Daire, Hünkar Dairesi ve haremden oluşmaktadır. Harem, büyük ortak mekanlar ve kapalı özel dairelerden ibaret sade bir bölümdür. Hünkar Daiesinde iki büyük salon vardır. Bunlar, törenlerin yapıldığı "Mavi Salon" ve büyük aynalarla, denize bakan geniş retası ile donanmış "Pembe Salon" lardır.
Dolmabahçe Sarayı

A. Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi
Mefruşat Dairesi "Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi" olarak, konferans, sergi, bilimsel araştırmaların yanısıra, basın ve yayın organları ile sağlıklı ve sürekli ilişkileri sürdürmek üzere, çok amaçlı bir hizmet anlayışı içinde düşünülmüş ve yeniden düzenlenmiştir. Sarayın girişinde, mimari özelliği de dikkate alınarak ele alınan Mefruşat Dairesi'nde oluşturulan Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi'nin alt katı, Konferans Salonu, Sergi Salonu, satış merkezi ve Fotoğraf Laboratuvarı, üst katı ise Basın ve Yayın Merkezi, Kitaplık, Bilimsel Araştırma ve Saray Arşivi olarak kullanıma açılmıştır.
Mefruşat Dairesi'nin önündeki avlu, ilk kez Saray'ı gezenlerin yaz ve kış oturup dinlenebilecekleri bir alan olarak düzenlenmiştir. Avlunun çevresindeki bir bölüm, gerekli onarım ve düzenlemelerle "Gösteri Salonu" olarak değerlendirilmiştir. Bu bölümde, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan, saray ve kasırlarımızı tanıtıcı bir program audio-visual dia gösterileri halinde sürekli ziyaretçilere sunulmaktadır. Büyük bir ilgi ve beğeniyle izlenen bu renkli gösterilerin, zaman içerisinde daha da geliştirilerek zenginleştirilmesine ve aynı gösterilerin başta Beylerbeyi Sarayı ve Maslak Kasırları olmak üzere, diğer köşk ve kasırlara da yaygınlaştırılmasına çalışılmaktadır. Bu arada avlunun bir bölümünde de ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, sarayın tarihi hüviyetini yansıtır bir biçimde modern bir kafeterya kurulmuştur.

Dolmabahçe Sarayı

Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi'nin alt katında yer alan Sergi Salonu'nda sunulan "Dünden Bugüne Osmanlı Sarayları" Sergisi, bugün ayakta kalmış, değişmiş veya yıkılmış bulunan saraylarımız konusunda belge niteliğindeki resimleri biraraya getirmekte ve böylece "Saraylar"ın bir boyutuna ışık tutmaktadır. Bugüne kadar gezenlerin büyük ilgisini çeken bu resimler ayrıca basılmış ve böylece kalıcılıkları da sağlanmıştır.
Satış Merkezi'nde ise, Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi tarafından üretilen çeşitli kartpostal, dia, videokaset, poster, rehber, kitap, broşür ve benzeri tanıtım malzemeleri satışa sunulmuş bulunmaktadır.
Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi'nin kurulması, yurtiçi ve yurtdışı iletişim ağının oluşturulmasıyla, bilimsel ve kültürel ağırlıklı üretimin sürekliliği sağlanmış ve böylece Milli Saraylarımız tarihimizde ilk kez kültürel birikimin zenginliğine uygun boyutta dışa açılmıştır.
Ayrıca, Saray'ın yıpranmasını önlemek, kapı önünde büyük oranda artan ziyaretçi yoğunluğunu daha sağlıklı düzenlemek, Dolmabahçe Sarayı dışındaki kültür zenginliklerimizi de vurgulamak için, Mefruşat Dairesi'nin yanısıra Saat Kulesi ve çevresindeki alan da yeniden ele alınmış, bir dizi, uygulamayla Saray'ın bütünleştirilmesi yolunda önemli bir adım atılmıştır.
Dolmabahçe Sarayı

B. Harem 
Önemli bir girişim de, Dolmabahçe Sarayı "Harem" bölümünün 28 Kasım 1985 tarihinde yeniden düzenlenerek geziye açılmasıdır. Dolmabahçe Sarayı'nın yaklaşık üçte ikisini kaplayan Harem Dairesi'nin açılması, yurt içi ve yurtdışında da büyük ilgi görmüş, bu durum sarayın bütünleştirilmesi yolunda önemli bir adım olarak nitelenmiştir. Harem Dairesi'nin açılması ayrıca bugüne kadar yeterince bilinmeyen birçok ilginç ayrıntının tanınmasına neden olmuştur.

C. Cariyeler Dairesi ve Diğer Birimler
"Cariyeler Dairesi", "Gedikli Cariyeler Dairesi", "İç Hazine", "Harem Bahçesi" ve Atölyelerin kısa sürede onarılarak açılması da plânlanmıştır. Bu bölüme yeni imkânlar getirecek, "Valide Kapı"nın açılışıyla, "müze içinde müze" anlayışı buraya da yansıyacaktır.
Dolmabahçe Sarayı

D. Değerli Eşyalar Sergi Salonları
Harem Dairesi ile birlikte 28 Kasım 1985'de açılan ,"müze içinde müze" niteliğini taşıyan yerlerden birisi de "Değerli Eşyalar Sergisi Salonu"dur. Gördüğü büyük ilgi nedeniyle, kısa zamanda ikincisinin oluşturulduğu bu sergilerde, değişik bir düzenlemeye gidilmiş, çarpıcı bir görünüm elde edilmiştir. Bilindiği gibi sultanların ve yakın çevrelerinin günlük yaşamlarında ve törenlerde kullandıkları değerli eşyalar, bugüne kadar özenle saklanmaktaydı. İlk kez özel oluşturulan bir mekânda, tarihi ve anı değeri yüksek bu zengin malzemenin sınırlı bir bölümü. zaman zaman değiştirilerek, tüm yerli ve yabancı ziyaretçiler ile araştırmacıların istifadesine sunulmaktadır.
Dolmabahçe Sarayı

Bu sergiyle birlikte, Dolmabahçe Sarayı dünyadaki benzerlerine uygun olarak değişik boyutlu bir bölüme daha kavuşmuş bulunmakta ve ayrıca müze-saray olarak çok farklı zenginliklere ulaşmaktadır. Burada sergilenen malzemede yer yer karşımıza çıkan Sultan Tuğraları ve kullanılan ilginç taşlar, Osmanlı saray yaşamının bir uzantısı olarak yeni değerlendirmeleri beklemektedir.
Günümüze ulaşabilmiş saraylarımız içinde bütünlüğünü yitirmemiş olanları azdır. Yönetim ve yaşama mekânlarını içeren saraylarımız içinde konu edilen Dolmabahçe Sarayı özel bir yer almaktadır. Bu saray bile bugün önemli parçalarını yitirmiştir. Bu nedenle, günümüze kalabilmiş her bölümünün çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
Böyle bir yaklaşım ve yeni düzenlemelerle Dolmabahçe Sarayı, "müze içinde müze" birimlerine ve milli-milletlerarası sanat ve kültür etkinliklerine uygun mekânlara kavuşturulmaktadır.

E. Sarayın Kuşluğu
Aynı amaçla, Dolmabahçe Sarayı'nın "Kuşluk Bahçesi" yeniden ele alınmış, içindeki "Kuşluk" canlandırılmaya çalışılmış, "Kuşluk Köşkü" ve "Kuş Hastanesi" de bu amaçla onarılmıştır. Osmanlı saray kuşluklarından bugüne ulaşabilmiş en büyük örnek olan Dolmabahçe Sarayı Kuşluk'u, Saray'ın Sanat Galerisi'yle birlikte gezilebilen ayrı ve ilginç bir bölümüdür. Bu özgün birim bir dinlenme mekânı olarak saray bütünü içinde yer almaktadır. Zaman içinde arşiv belgelerinin de vereceği ipuçlarıyla Kuşluk eski işlevine kavuşacaktır. Bu süre içinde kuşlarla ilgili bir kitaplık oluşturulmakta, poster, kartpostal gibi tanıtım malzemesi üretilmekte, ilginç bir sürekli sergi düzenlenmekte, çocuklar bu yolla eğitilirken, büyükler de bu tarihi ve doğal zenginlik içinde dinlenme olanağı bulmaktadırlar.

F. Sanat Galerisi
Kuşluk Bahçesi'nin ve Kuşluk Binası'nın bir diğer önemi de, girişinde "Dolmabahçe Sarayı Sanat Galerisi"nin açılmış bulunmasıdır. Ziyaretçiler, örneği az bu Galeri'de açılan sergilerle, saraylıların zengin ve tarihi tablo kolleksiyonlarından seçkin örnekleri görme fırsatını bulmaktadırlar. Örneğin, bu Galeri'de `14. Uluslararası İstanbul Festivali' kapsamında açılmış bulunan "Osmanlı Sarayında Yabancı Ressamlar II" Sergisi daha önce açılan, "Saraylarımızdan Tablolar", "Öncü Türk Ressamlarından Bir Kesit", "Osmanlı Sarayında Yabancı Ressamlar I" sergileri büyük ilgi görmüştür. Bunları ise "Sarayda Manzara Resimleri" izleyecektir. Bu bölüm, İstanbul yaşamında özel bir yeri olan Camlı Köşk'le birlikte, her geçen gün daha da yoğun biçimde yeniden değerlendirilerek, özellikle kültür ve sanat çevrelerinin sürekli kullanımına sunulmaktadır.
Sonuç olarak, bu yeni düzenlemelerle, Türkiye'de ilk kez böyle bir bölüm yaşama katılmakta ve böylece bu konuda da bir araştırma ortamı yaratılmış bulunmaktadır.

G. Veliaht Dairesi  
Dolmabahçe Sarayı "Veliaht Dairesi" ve çevresi de yeni düzenlemelere konu olan yerlerden birisidir. Mimar Sinan Üniversitesi'ne bağlı Resim ve Heykel Müzesi olarak kullanılan Veliaht Dairesi, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı tarafından tümüyle onarılmaktadır. Ayrıca Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi'nin deniz yönündeki bahçesi yeniden düzenlenmiş, düne kadar girilmez durumdaki arka bahçe ise, çok amaçlı olarak tasarlanmış bulunmaktadır. Bahçenin çevresinde yer alan "Hareket Köşkleri" özelliklerine uygun biçimde büyük bir özenle onarılmıştır. Bunlardan birinde `Resimlerde Saray, Köşk ve Kasırlar' adlı, sarayın zengin kolleksiyonlarından oluşan sürekli bir sergiye yer verilmekte, alt katı ise milli ve milletlerarası sergilere ayrılmış bulunmaktadır. Diğer köşkte ise, bu yıl, saray, köşk ve kasırlarda özgün örnekleri bulunan, tarihi özelliği olan "Isıtma ve Aydınlatma Araçları" sergilenmekte ve bu bölüm bir müze olarak değerlendirilmektedir. Böylece Veliaht Dairesi'nin arka bahçesine girenler, bahçede değişik dallarda sanat çalışmaları yapanlara ayrılmış yerleri, iki Hareket Köşkü'nde sürekli ve değişen sergileri, toplantıları, Eski Sera'da nadide bitkileri, eldeki belge ve kalıntılardan yola çıkılarak yeniden düzenlenen Yeni Sera'da dinlenme yerlerini ortada yeniden onarılmış Sünnet Odası'nı, havuzun çevresinde açık hava sergilerini, müzik çalışmalarını izleyebileceklerdir.
 

Tel: 212 - 236 9000
Kaynakçawww.tbmm.gov.tr
                www.asa.com.tr
                www.millisaraylar.gov.tr
                www.ibb.gov.tr
                Büyük Larousse Ansiklopedisi

0 yorum:

Yorum Gönder